

SANAT SOKAĞI
~Tasarım Atölyesi ~
ÇAGATARA
Geçmişten günümüze gelen ses.

Sedat Kars, ben babaannemden oda babaannesinden öğrenmiş diyor “Çağatara” için.Sözlerine şöyle devam ediyor; “Bu geleneksel oyuncağın tarihi bir hayli eskilere dayanıyor. Ben 6–7 yaşlarında iken babaannem bize canımız sıkılmasın diye yapmıştı.
Bu gün ise bunu biz geleceğe taşımak istiyoruz. İlginç olan ise ilk görenler bunu Ceviz olarak görüyor. Doğru oyuncağın ana gövdesi içi boşaltılmış ceviz, pervane, ip ve ortadan geçen mil ile buluşması ile pervane gibi çalışan, özellikle çocukları düşünmeye zorlayan bir oyuncak. Geçmiş yıllarda Rize`de gençlerin ve çocukların oynadığı ancak zamanla unutulmaya yüz tutan ‘Çağatara` yeni bir oyuncak değil. Biz bunu günümüze ve geleceğe taşımak istedik. Bu oyuncak aslında çocukların düşünmelerine, yeni bir şeyleri icat edebilme yeteneğine kavuşmalarını sağlayacağına inanıyoruz. Bu amaçla demonte olarak üretip ilkokul çağındaki çocuklarımıza kolayca kendi Çağatarasını kendisinin yapmasına imkân tanıyacağız. Günümüz çocukları bozulan oyuncağının yerine yenisini alıyor. Üretileni tüketiyor. “Çağatara” ile çocuklarımıza kendi oyuncağını kendisinin yapabileceğini, bozulan oyuncağını tamir edebileceğini öğretmeye çalışacağız” diyen Sedat Karslı, yok olup giden eski çocuk oyuncaklarından birisini ayakta tutmaya çalışıyor.
Rize Güneysu ilçesinde yaşadığını İstanbul’a gelerek bu oyuncağı tanıtmaktan mutlu olduğunu belirtiyor
![]() | ![]() | ![]() |
---|---|---|
![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() |
![]() |
Dedelerimizden, ninelerimizden bizlere miras kalan,unutulmaya yüz tutmuş kültürel bir unsurdur çağatara. Yöremiz insanının pratik zekâsının, üretkenliğinin, el becerisinin ve espri anlayışının bir ürünüdür. El yapımı bu oyuncak bugünden geçmişe, geçmişten bugüne bakmamızı sağlar.
Bugünün ve dünün çocuklarının; günümüzün sosyal, kültürel, siyasal zaman ve mekânlarında yarım asırdan fazla geçmişi olan çağatarayı tekrar gördüklerinde yaşlı, gururlu ifadeleri buruklaşır. Bugünden neleri istemediklerinin çocukça bir tarifidir bu. Bir ağacın altında oturup pervane döndükçe kurulan hayallerin bügün neresine gelindiği gerçeğinin en güzel kanıtıdır çağatara.
Derelerin; dağların, evlerin, taşların arasından akarak kendi yolunu gidip bulmasıdır bizim için zamanda yolculuk. İşte bu yüzden bu yöresel oyuncakla içinizdeki çocukla bugünün çocukları arasında kültürel bir bağ olmak istedik.
Oyuncakların insanların bugününde ve geçmişinde çok önemli bir yeri vardır. Oyuncağı olmadan büyümüş bir tek çocuk bile düşünülemez. Çocuklar oyuncakları yoksa ellerine geçirdikleri her şeyden oyuncak yapmasını iyi bilirler. Ağaç dallarından sapan, yuvarlak taşlardan misket, ip ve kopuk bir düğmeden fırfır, değnekten at, çamurdan tabak, tahtadan araba ve fasülye yapraklarını ısırarak nakış… Bunlar gibi akla gelmeyecek sıra dışı oyuncaklar…
Günümüz çocukları dijital teknolojiyle üretilmiş oyuncaklarla oynuyorlar. Uzaktan kumandalı arabalar, ağlayan bebekler ve sahibini taklit edebilen köpekler bile ilginçliğini yitirdi artık. Elektronik oyunlar, gameboylar, pilaystationlar hepsi birer sanal oyuncak.
Bozulunca atılmak üzere yapılmış, tamircilerin bile yapması mümkün olmayan, tüketim arzusu taşıyan bu oyuncakları çocukların değil açıp onarması içini açıp incelemeleri bile olanaksız. Tüm bu ileri teknolojilere karşı yaratıcılığı geliştirmeyen, çalışma mekanizmasını gizleyen, öğretmeyen, eğitmeyen, bozulunca at, yenisini al mantığıyla üretilmiş oyuncaklar; çocuğu bir başına eğlenmeye, oyalamaya, yalnızlığa, arkadaşsızlığa hapsediyor.
Mekanik oyuncaklar ise bütünün nasıl yapıldığını, zembereğin tellerin çarklı dişlilerini nasıl çalıştırdığını öğreten bir bilimin parçasıdır. Bu oyuncaklar; hareket biçimlerini ve bunları sağlayan bağlantıları, ses ve devinimini öğreten parçalardan oluşur. Çocuk; oyuncağı söküp takarak birleştirir. Oynarken, eğlenirken bozulan oyuncağını kendisi tamir ederek korumacılık duygusunu öğrenir. Mekanik oyuncakların bu sevimli litografileri onların değerlerini yitirmeden bugüne ulaşmalarını sağlamıştır. Ayrıca bu organik oyuncaklar; gezilip görülen yerlerden avuçlarda kalan somut bir anı haline gelmiş, cazip birer hediye olarak valizlerde yer bulmuştur.
Eski kafa: Ailesi için, torunları için, toprağı için çalışan, üreten ninelerimizin ve dedelerimizin anısına